Sunday, August 19, 2012

Komşum ve Ben











*






İşim azmış gibi son günlerde aklıma düşen birşey var. Dantel örmeyi öğrenmek. Yakın zamanda olmaz ama aklıma öyle güzel projeler geliyor ki denemeye değer diye düşünüyorum. Tatil ve ramazan derken pek birşey yapmadım. Günler sıradan işlerle geçiyor ama bir senenin yoğun koşuşturmasından sıradan yaşanan günler de özleniyor. Yaz güzel mevsim de pek ilgi alanımda değil. Şöyle sabaha karşı üşüyüp üzerimize pike aldığımız, sıcak kahvelerle ellerimizi ısıttığımız, turuncu kırmızı ve sarıların kapladığı hasat mevsimi sonbaharı; Kristal mevsimi sayılan kışı ve çim kokularının kapladığı doğa uyanışı zamanı olan ilkbaharı özledim kendi adıma.:) Tabi kimse üşümeyecekse, evsiz olmayacaksa. Bu bayram kimselere ağır tatlı işkencesi yapmayacağım. Hiiiiçç niyetim yok. Dondurmayı güzelce süsleyip ikram edeceğim galiba. Basit kaçmayacak şekilde tabi. Şimdi cicili, bicili, kadınsal durumlardan bahsettim. Bayram, dantel...vs. 






*






 Biraz da gerçeklerden bahsedeyim. Dünya hiçbir zaman iyi bir yer olmayacak. Üzgünüm ama öyle. Çünkü Gen denen birşey var. Gen öyle bir yapı ki okumakla, eğitimle, vicdan takviyesiyle, otokontrolü öğrenmekle, empati kurmayı öğrenmekle bile törpülenemeyecek yönleri var.






*






Napalım, hayat dantelden, puantiyeden, vintagedan, english homedan ibaret değil. Bu arada hepiniz aklımdasınız. Buralardan ve sizden uzak kalmam yoğunluğumdan kaynaklı. Düşünmeyin sakın Nihan bize uğramıyor diye. Hele bir sonbahar gelsin, hepinize kahveye geleceğim.:) Saygılar...sevgiler.






*






Fotoğraftakilerin kırmızı sandalyeli olan benim dış kapımın duvarında asılı. Diğerini komşuma, onun zevkine uygun hazırladım.:) Belki aralık ayındaki geleneksel çekilişimin objeleri bunlardan olabilir. Dur bakiimm. Fena fikir değil.






No comments:

Post a Comment